”Trim Optimizasyonu Hem Yakıtı Hem Karbonu Kurtarıyor, Türkiye Hâlâ Geride”

Yayınlama: 10.09.2025
A+
A-

Artan yakıt maliyetleri ve sıkılaşan çevresel regülasyonlar, deniz taşımacılığında enerji verimliliğini her zamankinden daha kritik bir konu haline getiriyor. Bu noktada gemilerin trim durumunu optimize etmek, hem yakıt tasarrufu sağlamak hem de karbon salınımını azaltmak için en basit ama en etkili yöntemlerden biri olarak öne çıkıyor. Ancak Türkiye’de bu uygulamanın yaygınlığı hâlâ sınırlı; kaptanların alışkanlıkları ve şirketlerdeki inisiyatif eksikliği nedeniyle gemilerin çoğu hâlâ kıça trimli seyir yapıyor. Konuyu, İstanbul Teknik Üniversitesi’nden Prof. Dr. Ali Can Takinacı ile konuştuk ve trim optimizasyonunun hem operasyonel hem de çevresel açıdan taşıdığı önemi masaya yatırdık.

“Trim düzenlemesi kaptanın inisiyatifindedir”

Bilindiği üzere gemi trim optimizasyonu, geminin ağırlık dağılımı ve seyir koşullarına göre en verimli seyir hattını sağlamayı amaçlıyor. Hocam, bu temel prensiplerden yola çıkarak, trim optimizasyonunun neden günümüz deniz taşımacılığında bu kadar önem kazandığını anlatabilir misiniz?

Trim optimizasyonu, geminin ağırlık dağılımını ve seyir koşullarını dikkate alarak en verimli seyir hattını sağlamayı hedefler. Özellikle dökme yük gemileri ve tankerlerde trim düzenlemesi tamamen kaptanın inisiyatifindedir. Yani karar kaptana aittir. Armatör açısından herhangi bir ek maliyet yaratmaz; sadece ufak bir yazılım alımı gerekebilir. Doğru trim ayarıyla geminin yükleme durumuna göre %2 ile %8 arasında makine gücü tasarrufu sağlanabilir. Bugün yakıt fiyatlarının oldukça yüksek olduğu düşünülürse, bu yöntem sektör için son derece değerlidir.

“Daha az güç, daha az emisyon”

Çeşitli araştırmalara göre doğru trim optimizasyonu, yakıt tüketiminde %2 ila %8 arasında tasarruf sağlayabiliyor. Bu tasarrufun aynı zamanda karbon emisyonlarının azaltılmasına da doğrudan katkı sağladığı biliniyor. Sizin bakış açınızla, bu katkıları somut örnekler veya veriler üzerinden değerlendirebilir misiniz?                   

Kesinlikle öyle. Bu konuda 2013 yılında “Low Power – Less Emission” başlıklı bir bildirimiz yayınlanmıştı. Çalışmada Beşiktaş Denizcilik için yaptığımız uygulamalar yer alıyordu ve sonuçlar oldukça etkileyiciydi. Daha az makine gücü kullanıldığında doğrudan daha düşük emisyon elde ediliyor. O dönemde elde edilen kazanımlar, bugünkü yakıt fiyatları ve çevre regülasyonları dikkate alındığında çok daha büyük önem taşıyor.

“Trim anlık düzeltilen bir parametre değildir”

Bugün birçok gemide sensör tabanlı veri toplama, yapay zekâ algoritmaları ve yazılım destekli çözümler trim optimizasyonunda kullanılmaya başlandı. Ancak uygulamalar arasında büyük farklar var. Türkiye’de bu alandaki dijitalleşme ne durumda? Sizce teknoloji ne ölçüde etkin kullanılıyor?

Türkiye’de sensör tabanlı veri toplama ve yapay zekâ yazılımlarının trim optimizasyonunda etkin biçimde kullanıldığını söylemek zor. Mevcut dijital sistemler genellikle anlık makine gücü gibi veriler sunuyor ancak trim optimizasyonu ile entegrasyonu yok. Aslında trim sürekli düzeltilen bir parametre değil; seyir öncesinde doğru ayarlandığında yolculuk boyunca sabit kalabiliyor. Bu nedenle uzun yıllar basit yazılımlar ya da abak (bir tür grafik) yöntemleri yeterli görüldü. 2013 yılında ilk defa ciddi WAFF ölçüm sonuçları alındı fakat bu sonuçların nasıl kullanılacağı firmalarca bilinmiyordu; akademik destek gerekmişti. O dönemde Beşiktaş Denizcilik ile ortak çalışma planlandı ama enerji verimliliği sorumlusu iş değiştirince proje yarım kaldı. 2023’te yapılan yeni bir deneme de başarısız oldu.

Dolayısıyla, trim optimizasyonu aslında basit yöntemlerle çözülebilecek bir konu. Fakat günümüzde uluslararası arenada sensör tabanlı veriler ve yapay zekâ desteğiyle trim, hız, yük dağılımı ve deniz koşulları dinamik olarak değerlendiriliyor. Bu sayede önemli yakıt tasarrufu ve emisyon azaltımı sağlanıyor. Türkiye’de bu entegrasyon henüz sınırlı olsa da, çevresel regülasyonların ve maliyet baskılarının artmasıyla önümüzdeki yıllarda daha fazla gündeme geleceğini öngörüyorum.

“Türk kaptanlar kıça trimli seyri tercih ediyor”

Trim optimizasyonu teoride basit görünse de pratikte mürettebatın alışkanlıkları, gemi operasyonlarının yoğunluğu ve eğitim eksiklikleri nedeniyle uygulamada çeşitli zorluklar yaşanıyor. Sizce gemi mürettebatı ve operasyon ekipleri açısından en büyük engeller neler?        

Türk kaptanlar genellikle gemiyi kıça trimli götürmeyi tercih ediyor. Bu neredeyse bir alışkanlık, hatta takıntı haline gelmiş durumda. Örneğin, bir gemi 1 metre kıça trimli seyrediyor. Eğer 1,5 metre veya 0,5 metre kıça trim ayarıyla seyre çıksa, yaklaşık %10 daha az güç harcayacak. Ancak bunu anlatmak oldukça zor oluyor. Beşiktaş Denizcilik’te görev yapan Hintli kaptanlarda bu problem yaşanmıyordu. Bunun, Türk denizcilik eğitim sisteminden kaynaklandığını düşünüyorum.

Türkiye’de en önemli etken, firma sahibinin doğrudan talimat vermesidir. Filo Müdürü, Operasyon Sorumlusu veya Teknik Müdür ‘ler genellikle bu konuda sorumluluk almak istemiyor. Ancak firma sahibi ‘bu uygulamayı yapın’ dediğinde süreç ilerleyebiliyor. Ne var ki firma sahibine ulaşmak çoğu zaman mümkün olmuyor; ulaşıldığında ise onlar da konuyu müdürlere yönlendiriyor, müdürler de sorumluluğu dışarıya aktarıyor.  Sonuçta, kısır döngü oluyor.

“Firmalarda sorumluluk almak istemiyorlar”

Dünya genelinde büyük armatörler trim optimizasyonunu operasyonlarının vazgeçilmez bir parçası haline getiriyor. Türk armatörlerinin ve işletmelerinin bu uygulamayı benimseme düzeyi sizce ne durumda? İyileştirilmesi gereken noktalar neler?

Türkiye’de süreç biraz farklı işliyor. Firma sahiplerine ulaşmak genellikle mümkün olmuyor. Ulaşılsa bile sorumluluğu müdürlere bırakıyorlar. Teknik Müdür, Filo Müdürü veya Operasyon Müdürü de bu sorumluluğu üstlenmek istemiyor; çünkü başarısızlık durumunda zor durumda kalmaktan çekiniyorlar. Bu nedenle uygulamalar çoğu zaman sonuçsuz kalıyor. Oysa İstanbul Boğazı’na gidip geçen gemilere bakıldığında, yerli firmaların bu konuda ne kadar geri kaldığı açıkça görülebilir.

“Karbon vergisi trim optimizasyonunu yeniden gündeme getirecek”

IMO’nun EEXI ve CII gibi enerji verimliliği regülasyonları, gemilerde operasyonel verimliliği zorunlu kılıyor. Trim optimizasyonu da bu regülasyonların karşılanmasında kritik bir araç olarak öne çıkıyor. Sizce önümüzdeki yıllarda trim optimizasyonunun regülasyonlardaki rolü nasıl şekillenecek?

Açıkçası bu konunun detaylarını dizayn firmaları daha iyi bilebilir. Ancak Türkiye’de dizayn edilip yabancı armatör için inşa edilen 1-2 gemiye trim optimizasyon yazılımı vermiştik. O dönem EEDI puanının yükseldiği ifade edilmişti. Bu önemli çünkü artık MRV (Monitoring, Reporting, Verification) ve karbon salınım vergisi gündemde. MRV, denizcilik sektöründe gemilerin atmosfere saldığı sera gazı emisyonlarının düzenli olarak izlenmesi, raporlanması ve doğrulanması sürecini ifade ediyor. Avrupa Birliği ve IMO tarafından çevresel etkinin azaltılması için geliştirilen bu sistem, 5.000 GT üzeri ve AB limanlarına uğrayan tüm gemiler için zorunlu. Üstelik AB, 2024 itibarıyla denizcilik sektörünü Emisyon Ticaret Sistemi’ne dahil etti.”

Yani gemiler artık sadece MRV raporlaması yapmakla kalmayacak, saldıkları CO₂ için karbon vergisi de ödeyecek. Bu durum gemi sahiplerini düşük karbonlu yakıtlara (LNG, metanol, amonyak), enerji verimliliği uygulamalarına ve yavaş seyir stratejilerine yöneltiyor. Öte yandan, karbon salınımını azaltma yollarından biri olarak trim optimizasyonu gibi çözümler de yeniden gündeme gelebilir.

“Firma sahipleri ikna edilmeden bu iş ilerlemez”

İTÜ başta olmak üzere akademik kurumlar, denizcilik alanında enerji verimliliği ve optimizasyon konularında önemli çalışmalar yürütüyor. Sizce akademi–sanayi iş birlikleri trim optimizasyonunun daha etkin uygulanmasına nasıl katkı sağlayabilir? Bu konuda İTÜ’nün yürüttüğü projelerden bahseder misiniz?

Genel anlamda kapsamlı bir proje olduğunu sanmıyorum. Daha çok bireysel çalışmalar yapılıyor. Operasyonel anlamda uygulamaya geçen tek örnek, 2013 yılında Beşiktaş Denizcilik ile yapılan filo bazlı çalışmaydı. Bu işin başarısı için öncelikle firma sahiplerinin ikna edilmesi gerekiyor.

“Gemilerin çoğu hâlâ kıça trimli seyrediyor”

Son olarak eklemek istedikleriniz nelerdir?

Tekirdağ/Şarköy’de denize yakın bir yazlık evim var. Her gün konteyner gemileri ve Ro-Ro’lar geçiyor. Çoğu oldukça yüksek hızda seyrediyor ve neredeyse hepsi kıça trimli gidiyor. Oysa trim optimizasyonundan faydalansalar hem yakıt tasarrufu hem de daha düşük emisyon sağlayabilirlerdi. Maalesef bu basit çözüm hâlâ yeterince uygulanmıyor.

Bir Yorum Yazın

Ziyaretçi Yorumları - 0 Yorum

Henüz yorum yapılmamış.