ABD Hazine Bakanlığı’na bağlı Yabancı Varlıkları Kontrol Ofisi (OFAC), geçen ay yaptırım listesine aldığı ve yaklaşık bir yıldır Houston açıklarında demirli olan Tinos I adlı LPG tankerine ilişkin önemli bir karara imza attı. OFAC, 2024 yapımı gemiyle bağlantılı bazı işlemlere yeşil ışık yakarken, geminin olası satışı için de izin verdi.
Salı günü yayımlanan genel lisansa göre, Tinos I’in güvenli şekilde limana yanaşması, mürettebatın sağlık ve güvenliği, gemi yönetimi, sigorta, acil onarımlar ve çevresel koruma faaliyetleri gibi temel hizmetlere yönelik işlemler serbest bırakıldı. En dikkat çekici unsur ise, geminin satışıyla ilgili verilen yetkilendirme oldu. Ancak bu satıştan elde edilecek gelir, ABD’deki bir finans kurumunda, faiz getirili ve bloke edilmiş bir hesapta tutulmak zorunda.
Tinos I, 22 Nisan’da ABD’nin İranlı iş insanı Seyed Assadolah Emamjomeh ve onun İran, Birleşik Krallık ve Birleşik Arap Emirlikleri’ndeki şirket ağını hedef alan yaptırımları kapsamında kara listeye alınmıştı. OFAC’a göre gemi, Dubai merkezli Pearl Petrochemical FZE şirketi tarafından işletiliyor. Söz konusu şirket, 2024 yılının Ekim ayında Emamjomeh’in oğluna devredildi.
Lloyd’s List tarafından Kasım 2023’te yayımlanan bir araştırma, Emamjomeh ile bağlantılı kişi ve kuruluşların, yaşlanmış tankerlerden oluşan bir filo aracılığıyla yüz milyonlarca dolarlık İran menşeli LPG’yi taşıdığını ortaya koymuştu.
Geminin ve mürettebatının temel ihtiyaçlarının karşılanmasına yönelik izin, beklenen bir gelişme olarak değerlendirilse de; yeni inşa edilmiş bir tankerin potansiyel satışına onay verilmesi, sürecin seyrini değiştirebilecek bir adım olarak öne çıkıyor. Bu karar, armatörün zararını azaltmasına ve uzun süredir işlevsiz kalan gemiyi değerlendirmesine olanak tanıyabilir.
Öte yandan, New York merkezli nükleer karşıtı lobi grubu United Against Nuclear Iran (UANI), ABD hükümetine çağrıda bulunarak geminin tamamen müsadere edilmesini talep etti. ABD daha önce İran’a ait bazı petrol kargolarına el koyarak bunları terör mağdurlarına gelir sağlamak amacıyla satmıştı. Ancak bir geminin tamamına el koyup satışı, şimdiye kadar gerçekleşmeyen ve daha karmaşık diplomatik sonuçları olabilecek bir adım olarak değerlendiriliyor.
Donald Trump döneminde artan İran yaptırımları çerçevesinde atılabilecek böyle bir adım, Körfez’de İran’ın misilleme olarak gemilere el koyma ihtimalini de gündeme getiriyor. Her ne kadar Trump yönetimi “maksimum baskı” politikasını sürdürse de, bir yandan da yeni bir nükleer anlaşma için İran’la müzakereler yürütülüyor. Bu da askeri gerilimi tırmandıracak adımların dikkatle tartılmasına yol açıyor.